VİYANA - SNmedia.at/Hükümet yetkilileri, aile birleşimi nedeniyle entegrasyon sisteminin aşırı yüklenmemesi gerektiğini vurguluyor. Karner, son dokuz ayda aile birleşimi başvurularının büyük oranda azaldığını belirtti. Geçen yıl şubat ayında 2.400 olan başvuru sayısının bu yıl şubatta 60'a düştüğünü ifade eden Karner, DNA testleri ve artan kontroller sayesinde bu sayıların daha da gerilediğini söyledi. AB Komisyonu yetkililerine aile birleşiminin durdurulduğuna dair bilgi verildi.
Karner, mevcut rakamlara rağmen eğitim, sağlık ve sosyal sistemlerin yüklenmeye devam ettiğini belirterek artan gençlik suçlarını bu duruma gerekçe gösterdi. Ayrıca yerel sığınma yasalarında değişiklik yapılması gerektiğini söyledi ancak ayrıntı vermedi.
Plakolm: "Toplumun Bir Parçası Olmak İçin Dil ve İş Şart"
Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm, hükümetin entegrasyon konusunda "net bir duruşu" olduğunu belirterek, "Burada yaşamak isteyen herkes toplumun bir parçası olmalı" dedi. Plakolm'a göre bunun için dil öğrenmek, çalışma hayatına katılmak ve değerleri benimsemek temel şartlar.
Ancak entegrasyon sisteminin mevcut göç dalgası nedeniyle zorlandığını belirten Plakolm, sığınma ve ikincil koruma hakkına sahip olanlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranının yüksek olduğuna dikkat çekti. Yapılan araştırmalara göre, bu kişilerin üçte biri kendi ana dillerinde bile okuma yazma bilmiyor.
İşsizlik ve Entegrasyon Zorlukları
Plakolm, entegrasyonla ilgili en çarpıcı sorunlardan birinin işsizlik olduğunu vurguluyor. Halihazırda Avusturya'da sığınma başvurusu kabul edilmiş veya koruma altına alınmış 48 bin kişi işsiz durumda. Entegrasyon sürecine zarar veren bir başka konu da radikal görüşlerin yaygınlaşması.
Plakolm, Avusturya İslam Dini Topluluğu'nun (IGGÖ) tavsiyelerine aykırı olarak, Ramazan ayının belirli kurallar altında yaşandığını ve bunun toplumsal uyuma zarar verdiğini söyledi. Aile birleşiminin durdurulmasının entegrasyonu daha sağlam bir zemine oturtmayı hedeflediğini ifade etti.
FPÖ ve Volkshilfe'den Eleştiriler
FPÖ Genel Sekreteri Michael Schnedlitz, bu kararı "iddialı bir sahneleme" olarak nitelendirerek koalisyonu ve ÖVP'yi "aile birleşiminin gerçek anlamda durdurulması ve yasadışı göçü sonlandırmak için harekete geçmemekle" eleştirdi.
Sosyal yardım kuruluşu Volkshilfe de hükümetin kararına tepki gösterdi. Kuruluşa göre bu karar sadece AB hukuku açısından sorunlu olmakla kalmıyor, aynı zamanda entegrasyon çabalarını da baltalıyor. Özellikle kadınların bu süreçten olumsuz etkileneceği belirtiliyor.
Hukuki Belirsizlikler Devam Ediyor
Hükümet, AB İşleyişine İlişkin Antlaşma'daki olağanüstü hal maddesini devreye sokmayı planlıyor. Ancak bu hamlenin hukuki geçerliliği konusunda soru işaretleri var. Okul sistemindeki yüklenmenin olağanüstü hal için yeterli bir gerekçe olup olmadığı hukuki uzmanlar tarafından tartışılmaya devam ediyor.