VİYANA - SNmedia.at/Gelen mektupların, beş yıldan kısa süredir Avusturya’da yaşayan Suriyelilere ulaştığı bildirildi. Bu kişilerden, değişen şartlara rağmen neden koruma statüsüne ihtiyaç duyduklarını açıklamaları isteniyor. Mektuplarda, Esad rejiminin devrilmesiyle artık siyasi zulüm tehdidi bulunmadığı ifade ediliyor.

Sorgulamalar ve İltica Nedenleri

Sorgulama sırasında, etkilenenler yeni iltica nedenleri sunabilecek ve Avusturya’ya entegrasyonlarını kanıtlayabilecekler. Örneğin, iş sahibi olmak, çocukların eğitim alması ve toplumla uyum sağlamış olmaları gibi faktörler, karar sürecinde etkili olabilir.

Sel Felaketinden Etkilenenlere 300 Milyon Euro Yardım Ödendi Sel Felaketinden Etkilenenlere 300 Milyon Euro Yardım Ödendi

Koruma Statüsünün Değişimi

Eğer iltica gerekçeleri temelden değişirse ve başka bir neden sunulamazsa, koruma statüsü genellikle beş yıl içinde iptal edilebiliyor. Avusturya’da bu kapsamda yaklaşık 40.000 kişinin bulunduğu tahmin ediliyor.

BFA’nın Açıklamaları

Federal Göç ve İltica Dairesi, kararların sağlam temellere dayanarak alındığını belirtiyor. Aralık ayının başında, Şansölye Karl Nehammer, İçişleri Bakanı Gerhard Karner’e tüm Suriye sığınma başvurularını inceleme ve süreci askıya alma talimatı verdi.

Federal İdare Mahkemesi: Suriye Hâlâ Güvensiz

BFA Direktörü Gernot Maier, Suriye’ye dönüş kararı almanın mevcut koşullarda mümkün olmadığını söyledi. Federal İdare Mahkemesi de Suriye’deki durumu “çok istikrarsız” olarak nitelendirdi.

BM ve AB’den Geri Dönüş Uyarıları

BMMYK, 2025’in ilk yarısında bir milyon mültecinin Suriye’ye dönüş yapabileceğini öngörüyor. Ancak, mültecilerin aceleyle geri dönmeye zorlanmaması gerektiği konusunda uyarıyor. AB Komisyonu da şu anda Suriye’ye güvenli bir dönüş için uygun koşulların olmadığını düşünüyor.

Avukat Görüşleri ve AB Politikaları

Suriyeli-Avusturyalı avukat Samar Albaradan, belirli bir grup Suriyelinin ülkelerine dönmeye hazır olduğunu tahmin ediyor. Ancak durumun nasıl gelişeceğini öngörmenin zor olduğunu ifade ediyor. AB Komisyonu ise, her üye devletin üçüncü ülkelerin güvenli olup olmadığına kendisinin karar vermesi gerektiğini belirtiyor.

Foto: ORF/Carina Kainz