Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretlerinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunup, soruları yanıtladı.
"19 ANLAŞMA İMZALADIK"
Yurt dışı ziyaretlerinin ilk bölümünde Kırgızistan’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı’nı düzenlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu toplantıda Kırgız Cumhuriyeti’yle ilişkilerimizi stratejik ortaklıktan kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselttik. Konsey toplantımızda güvenlik, enerji, kültür gibi alanlarda ortak bildiri dahil toplam 19 anlaşmaya imza attık. Kırgızistan’daki en yüksek seviyeli devlet nişanı olan Manas Nişanı’nın kardeşim Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından şahsıma tevcih edilmesinden bahtiyarlık duydum." dedi.
Manas Üniversitesi'nde 110 tesis, eser, proje ve hizmetin resmi açılış törenini yaptıklarını söyleyen Erdoğan, "1995 yılında faaliyete geçen üniversitemiz, 7 bine yaklaşan öğrenci sayısı, 13 bini aşan mezunuyla çok önemli hizmetler yapıyor. Üniversitemizin dünyanın ilk 1000 yükseköğretim kurumu arasına girmesi bizim açımızdan oldukça anlamlıydı. TİKA’nın katkısıyla inşa edilen Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi’nin açılışını da ziyaretimiz vesilesiyle yaptık. Toplam 150 yataklı Dostluk Hastanemize şahsımın isminin verilmesinden büyük bir onur duydum. Hastanenin iki ülke arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın sembollerinden biri olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı Sayın Caparov’un dirayetli liderliğinde Kırgızistan’ın büyük bir atılım içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak bu süreçte biz de Kırgız kardeşlerimize her türlü desteği vermenin çabasındayız. " diye konuştu.
“DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK”
Türk dünyasınn bağlarını güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ziyaretimizin ikinci gününde Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne iştirak ettik. Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in “dilde, fikirde, işte birlik” şiarı doğrultusunda, Türk Dünyası olarak bağlarımızı güçlendiriyoruz. 175 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, 1,2 trilyon doları bulan ticaret hacmine sahibiz. Ekonomi başta olmak üzere bilim, enerji, ulaştırma, savunma ve güvenlik gibi alanlarda potansiyelimizi ortaya çıkarmakta kararlıyız."
GAZZE'DE YAŞANAN SOYKIRIM
Zirvede, başta Gazze'de yaşanan soykırım ve Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zirvemizde Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında süren İsrail soykırımına karşı atılacak ortak adımların yanı sıra, Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu da görüştük. Ayrıca zirvemiz sırasında teşkilatımız bünyesinde toplam 8 belgeye imza atıldı. Ortak Türk alfabesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Ortak alfabeye geçebilirsek tarihi bir eşiği daha aşacak, böylece büyük bir kucaklaşmayı sağlamış olacağız. Zirvede diğer konularla birlikte özellikle bu meseleyle ilgili hassasiyetlerimizi de vurguladım. Zirve vesilesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in yanı sıra katılımcı diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da temaslarımız oldu. " dedi.
AVRUPA SİYASİ TOPLULUĞU 5. ZİRVESİ
Macaristan’da Avrupa Siyasi Topluluğu 5. Zirvesine katıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada göç ve ekonomik güvenlik konuları dahil karşı karşıya olduğumuz sınamaları ele aldık. Malumunuz topluluğun 2022 yılında Prag’da gerçekleştirilen ilk zirvesine de katılmıştık. Zirveye hitabımda savunma ve güvenlik başta olmak üzere enerji, ulaştırma, gıda güvenliği, göç yönetimi gibi alanlarda ülkemizle iş birliğinin önemini dile getirdim. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizin bazı kesimlerin kısır siyasi hesapları nedeniyle engellenmesinin stratejik akıl ve hakkaniyetle bağdaşmadığının altını çizdim. Gazze’deki İsrail soykırımı ve Lübnan’da yaşanan vahşetin durdurulması için Avrupa’nın üzerine düşen ahlaki ve vicdani sorumluluğunu bir kez daha hatırlattım. Ukrayna’da adil ve kalıcı barışın ancak tüm tarafların diplomasiye alan açmasıyla mümkün olabileceğini ifade ettim." diye konuştu.
DİPLOMATİK TEMASLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvede Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Sayın Dick Schoof, Danimarka Başbakanı Sayın Mette Frederiksen, NATO Genel Sekreteri Sayın Mark Rutte, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini söyledi. Erdoğan, Kosova, Polonya, Ermenistan, Ukrayna, İsviçre, Arnavutluk, İtalya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Sırbistan liderleriyle de temaslarda bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
"TRUMP BÜYÜK BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ VERDİ"
Amerika Birleşik Devletleri seçimini yaptı, Sayın Donald Trump ipi göğüsledi. Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?
Öncelikle bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri’ne, bölgemize ve dünyamıza hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Donald Trump seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle gerçekten büyük bir mücadele örneği verdi. Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu; “Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.” Hep bunu söylediler. Trump’a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı. Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk’ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Seçim sürecini ve Türkiye - Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye’den bahsederken “Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?” beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri iş birliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump’ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump’la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD’nin model ortaklığı tartışılmaz.
"İSRAİL’E 'DUR' DENİLMESİNİ İSTERİZ"
İsrail’de yapılan kamuoyu araştırmaları halkın 3’te 2’sinin Donald Trump’a destek verdiğini gösteriyor. Öte yandan Amerikan başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasının Ortadoğu için kritik bir dönem noktası olacağına dair analizler var. Lübnan saldırıları sonrası İsrail’in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygılar söz konusu. Amerikan seçimlerinin bu açıdan Ortadoğu’ya etkileri nasıl olacak?
Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye’den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump’ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail’e “dur” denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump’ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız. İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmaması şiddet sarmalını doğuruyor ve o döngüden bölgemiz kurtulamıyor. Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump’ın İsrail’e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail’in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump’ın ABD başkanlığını, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir.
Donald Trump’ın NATO’nun Avrupalı üyelerine yaklaşımı, onlardan beklentisine dair düşünceleri malumunuz. Trump başkanlığında ABD’nin Ukrayna-Rusya meselesine yaklaşımı ne yönde değişecektir? Savaşın gidişatına dair beklentiniz ne yönde?
Trump açık sözlü biri. Geçmişte Merkel’e “Ben NATO’ya şu kadar para veriyorum, sen Almanya olarak ne veriyorsun?” demişti. Merkel’den orada bir çıt dahi çıkmadı. NATO’ya Amerika’dan sonra en yüksek seviyede para veren ülkelerden birisi de biziz. Bu noktada NATO içinde en fazla savunma harcaması yapan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Bu dönemde de biz Amerika Birleşik Devletleri karşısında onun rakamını yakalamayabiliriz ama ideal seviyede olan ülkelerden bir tanesi olarak yolumuza devam ederiz. NATO içinde asker noktasında bir sıkıntı yok. Asker sayısı itibarıyla zaten iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bazı Batı ülkelerinin Ukrayna’daki savaşın bitirilmesi için çaba sarf etmesi, orada çözümü hızlandırır. Biz, en başından beri hem Ukrayna’nın haklılığını ortaya koyduk hem bu savaşta barışın yanında yer almayı tercih ettik. Savaşın tarafı olmamız konusundaki yönlendirmelere kulak asmadık ve her iki tarafla da teması sürdürdük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğine yönelik inancımızın Batı tarafından yeterince paylaşılmadığını gördük. Trump döneminde meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirilebiliriz. Daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla kaos ve çatışma bu savaşı bitirmez. Daha çok diyalog, daha çok diplomasi, daha çok mutabakat barışın kapısını aralar. Biz her iki tarafı da aynı masa etrafında buluşturmayı başarmış bir ülkeyiz. Bunu defalarca yaptık ve yine yapabiliriz. Bu savaş artık bitmelidir. Biz gayretlerimizi barış için yoğunlaştırdık ve buna devam edeceğiz. Umarız yeni dönemde yeni başlangıçlar yapar ve tüm çatışmaların ve savaşların sona erdiği bir dünyaya kavuşuruz.
AVRUPA BİRLİĞİ'NE ÜYELİK SÜRECİ
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini sormak istiyorum. Konuşmanızın başında değindiniz. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştünüz ve bugün “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur.” dediniz. Bugün von der Leyen de sosyal medya paylaşımında “AB - Türkiye ortaklığının güçlenmesi ortak bölgemize fayda sağlayacaktır.” dedi. Bu konuda yeni bir gelişme söz konusu mu? Avrupa Birliği’yle müzakerelere ilişkin gidişat ne yönde?
Görüşmemizde bugün von der Leyen’de böyle bir tavrı henüz görmüş değiliz. Bunlar hala görüşme aşamasında attığımız adımlar. Eğer bize hakikaten böyle bir açılım sağlarlarsa bunu paylaşırız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Avrupa Birliği ile ilgili arkadaşlarımız muhatapları ile temaslarını sıklaştıracak. Biz de liderlerle görüşmelerimizde bu konuyu ele almayı sürdürecek ve inşallah hayırlı bir netice için gayret edeceğiz. Türkiye’nin potansiyelinin herkes farkında. Son dönemde Avrupa’nın Türkiye ile iş birliği konusundaki gayretleri de bunun göstergesi. Biz Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız ve bununla ilgili adımlarımızı attık, atıyoruz. Avrupa Birliği ile siyasi bariyerlere takılmadan, eşit koşullarda ve göz hizasında bir ilişki biçiminden yanayız. Biz Avrupa Birliği’nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza her fırsatta söylüyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda adım atılması iyi bir başlangıç olacaktır. Bize verilen sözlerin tutulması Avrupa Birliği’nin de samimiyetini ortaya koyması açısından bir fırsattır. Çünkü biz verdiğimiz tüm sözleri tutarak o sınavdan zaten çoktan geçtik.