VİYANA - SNmedia.at/Türkiye, Astana Süreci ortakları Rusya ve İran ile sürekli iletişimde kaldı. 30 Kasım’da Türk ve Rus dışişleri bakanları telefonla görüşerek Suriye’deki durumu ele aldılar. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 2 Aralık’ta Türkiye’ye bir ziyaret düzenledi. Ancak bu görüşme, iki ülkenin görüş ayrılıklarını net şekilde ortaya koymaktan öteye gidemedi.
Doha’daki Kritik Görüşmeler
Esad’ın destekçileri Rusya ve İran ile yapılan görüşmelerin ardından, Türkiye 7 Aralık’ta Katar’da düzenlenen Doha Forumu’na aktif katılım sağladı. Burada, Esad sonrası dönemin planlaması için Arap devletleri ve bölgesel aktörlerle bir araya gelindi. Ortak bildiride, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi çözüm çağrısı yapılırken, Şam yönetiminin sona erdiği düşüncesi ağırlık kazandı.
Ankara-Washington Hattı
Türkiye, ABD ile de yakın temaslarını sürdürdü. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 6 Aralık’ta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşerek, bölgedeki belirsizlikten IŞİD ve PKK gibi örgütlerin faydalanmaması için işbirliği mesajı verdi. ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’ne verdiği destek, bu süreçte Türkiye tarafından sıkça eleştirildi.
Muhaliflerin Hızlı İlerleyişi
30 Kasım’da Halep’in muhaliflerce ele geçirilmesi ve 5 Aralık’ta Hama’nın kontrol altına alınması, Esad yönetiminin çöküşünü hızlandırdı. Türkiye, bu süreçte muhaliflerin Şam’a ilerleyişine destek verdiğini açıkça ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hedef Şam, temennimiz bu yürüyüş devam etsin” açıklamasını yaparak durumu özetledi.
Suriye’de Yeni Bir Dönem Başlıyor
8 Aralık’ta Esad’ın ülkeden ayrıldığı ve yönetimin muhaliflere devredildiği resmen ilan edildi. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Doha’da düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğini vurguladı. Böylece Türkiye, Esad sonrası dönemin şekillenmesinde etkin bir aktör olarak yer alacağını göstermiş oldu.