Değerli okuyucularım hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz..
Öncelikle hiçbir zaman zorluğa zorluk olarak bakmamak lazım. Yani bunu kendimize bir işkence olarak görmemeliyiz.
Bakış açımızı değiştirmemiz lazım.
Arkadaşlarımdan, çevremden duyuyorum, görüyorum; “kafayı yiyeceğiz ne yapacağız, bu kadar uzun süre” diye.
Bu durumu kendimize avantaj haline getirebiliriz.
Bakış açımızı değiştirebiliriz...
Her zorluktan kendimize güzel bir yan bulup bunu eğlenceli bir hala dönüştüre bilir, yani karanlığı istediğimiz renge boyayabiliriz. Hangi renk bize o anda daha iyi gelecekse, istersek rengarenk yapabiliriz.
Her şey bizim elimizde..
Nasıl bakarsan öyle görürsün.
Öncelikle bu durum bizim kendi içimize dönüşümümüz için çok iyi bir fırsat.
Kendini dinlemek, kendi iç sesine kulak vermek; İnanın ben bunu zaman zaman yapıyorum. Çünkü kendimi dinlemeden yolumu bulamam. Yani bakış açımı geliştiremem, insanları anlayamam, gidişatı keşfedemem, yoluma yön veremem.
Ruh dinginliği sağlamak, olaylara hoşgörülü yaklaşım buradan geçiyor.
Doğanın işleyişinin farkına varıp, doğayla bütünleşip farkındalık yaratmak, farkına varmak ve yaradana bol bol şükür etmek, huzuru yakalamak, aslında bu süreç bunu en iyi yapabileceğimiz bir zaman.
Hep diyordun ya; keşke evde kalsam sabahtan akşama kadar uyusam.
Keşke kahvemi yapıp huzur için de keyif yapsam, sabahtan akşama kadar film izlesem, kitap okusam, araştırsam, kafamı dinlesem, spor yapsam, resim yapsam, müzik şarkı dinlesem, enstrüman öğrensem.
İşte size fırsat.
Bunların hepsini bu süreçte, kendine her gün bir program yapıp keyifli hala getirip, sırayla uygulaya bilirsin..
Eksik olan konularda, kendini tamamlayıp ve bu süreçte daha da geliştirip kendini daha iyi bir şekilde dönüştüre bilirsin..
Çocukları olan anne ve babalarımız hele birde çalışıyorduysanız, günün temposu yorgunluğu, haliyle işlerden belki de eve geldiğiniz de, çocuklarınıza fazla zaman ayıramıyordunuz.
Belirli bir süreden sonra oğlum ya da kızım biraz dinleneyim ya azıcık rahat bırak dediğiniz çok olmuştur.
Onlarla vakit geçirmenin tam zamanı.
Oyunlar oynamanız, birlikte resim yapmanız, birlikte vakit geçirmeniz, çocuklarınızı keşfetmemiz, tanımanız - aslında aileler birlerine kaynaşıyor bu süreç içersin de.
Peki nelerin farkına vardın?
En önemlisi sevdiklerinin kıymetini bildin.
Kaybetmenin, kaybedebilmenin anlamını öğrendin, değerlerin farkına vardın sorumluluk bilincini artırdın.
Sağlıklı yaşamın öneminin farkına vardın, geçen zamanın ne kadar kıymetli olduğunu gördün, boşa zaman harcamamayı öğrendin, birlik ve beraberlik içinde yaşamayı dayanışmayı gördün.
Senliği, benliği bıraktın “Biz” oldun.
Belki de kimsesizleri, evsizleri, dışarıda kalanları daha iyi anladın.
İİk defa ölüme bu kadar yakın hissettin kendini.
İlk önceleri belki süreci alaya, hafife aldın ama sonra ölümler oldukça, hastanelerde ki onca insanı gördükçe ve sevdikleriyle kucaklaşamadan öpüp koklayamadan, telefonlarla kuru bir veda ile ölüme gittiklerini gördükçe sende durumun bu kadar ciddi olduğunun farkına vardın.
İlk defa hayat kurtarmanın senin elinde olduğunun farkına vardın.
Sevdiklerin için tüm insanlık için sorumluluk aldın ve bunu yüreğin vicdanın istedi.
Evdesin, neden evdesin?
Çünkü sen evde kalırsan, belki 1000 kişinin hayatını kurtaracaksın. O bin kişi evde kalırsa; milyon kişinin hayatını kurtaracak.
Sen evde kalırsan; bir sürü işsiz kalan insan işlerine tekrar dönecek.
Çocuklarımızın sokaklarda, parklarda cıvıl cıvıl güven için de seslerini tekrar duyacağız.. Sevdiklerimizle, dedelerimizle teyzelerimizle gönül rahatlığı ile tekrar kucaklaşacağız..
Sen evde kalırsan; dostlar arkadaşlar tokalaşacak, çocuklarımız okullarına kavuşacak, sokakta işe giderken, otobüste, trende rahatlıkla tanımadığımız insanlara tebessüm edip selamlaşa bileceğiz.
Sen evde kalırsan, hayat kurtaracaksın ömrünü uzatacak, ömür uzatacaksın.
Bende seninle tekrar kucaklaşıp röportajlarımı yapabileceğim, birlikte yapacağız bunu.
Hayat kurtarmak için sevdiklerimiz için “Evde Kalmalıyız” Sen de bunun için “Evde Kal!’’