DÜNYA

Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ABD nasıl bakıyor?

ABD, Türkiye ile Suriye arasında yeniden canlanan normalleşme sürecine mesafeli olduğunu saklamıyor. ABD’nin iki ülke arasındaki normalleşmenin siyasi sonuçları kadar askeri boyutlarını ele aldığı, özellikle Kuzey Suriye’de olası bir Türkiye-Suriye-Rusya askeri iş birliğinin bölgedeki Amerikan askeri varlığını nasıl etkileyebileceği sorusuna odaklandığı kaydediliyor.

ABD, 2023'te de Türkiye ile Suriye arasında Rusya’nın arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelere mesafeli olduğunu bildirmişti. Ankara’ya bu konudaki kaygılarını ileten Washington, pozisyonunu kamuoyuna yaptığı açıklamalarla da kayda geçirmişti.

Haziran ayından itibaren yeniden canlanan Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin olarak da kaygılarını dile getiren Washington, en son Ankara Büyükelçisi Jeff Flake aracılığıyla görüşünü iletti.

14 Ağustos’ta Ankara’da Türk gazetecileriyle bir araya gelen Flake, konuyla ilgili bir soru üzerine, “ABD, Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeyecek” dedi.

Suriye’deki durumda bir ilerleme olmamasından dolayı hemen herkesin hayal kırıklığı yaşadığını kaydeden Flake, Washington’un Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına bağlılığını yineledi ve açıklamasının sonunda bir kez daha ABD’nin Suriye ile normalleşmeyeceğini vurguladı.

2015 sonunda kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı, Suriye’de muhalefet ve iktidarın ülkede kapsayıcı bir hükümet kurmalarını ve ülkeyi BM gözetiminde adil bir seçime götürmelerini öngörüyordu.

İktidar, muhalefet ve sivil toplumdan oluşan komitelerin Cenevre’de başlattıkları yeni anayasa çalışmaları, Şam yönetiminin ayak sürümesi nedeniyle bir sonuca ulaşamadı.

ABD, Türkiye ve diğer ilgili bölgesel aktörlerden Suriye ile ikili normalleşme adımları atmak yerine 2254 sayılı kararın uygulanması için baskıda ve girişimde bulunmalarını beklediğini vurguluyor.

Askeri durum da endişe kaynağı

ABD’nin Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin siyasi ve askeri açıdan önemli kaygıları bulunuyor.

Kuzey Suriye’de omurgasını Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yakın askeri ve teknik işbirliği içinde olan ve yaklaşık bin asker bulunduran ABD açısından ilk soru, Türkiye-Suriye normalleşmesinin güvenlik alanında ne gibi sonuçlar doğuracağı.

Türkiye ve Suriye’den son dönemde yapılan açıklamalar, Ankara’nın terör örgütü olarak tanımladığı YPG’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine tehdit oluşturduğuna işaret ediyor ve olası bir normalleşme sürecinde bu konuda iki ülkenin işbirliği yapabileceği değerlendirmelerine neden oluyor.

Ankara, Şam ile gerçekleştirilecek normalleşmenin en öncelikli başlığının güvenlik olacağını vurguluyor.

Suriye’den Türk sınırlarına dönük tehdidin tamamen ortadan kalkması Ankara açısından öncelikli hedef.

Rusya ve İran'ın etkisi artacak kaygısı

ABD’nin önemli kaygılarından biri de Ankara-Şam yakınlaşmasının Rusya’nın arabuluculuğunda ve İran’ın da katılımıyla sürüyor olması ve iki komşu ülkenin normalleşmesinden bu ülkelerin avantajlı çıkacağı değerlendirmesi.

Rusya ve İran, 2015’ten bu yana Suriye’ye önemli askeri ve ekonomik destek verdiler ve iç savaşta yıkılmamasını sağladılar. Bunun karşılığında her iki ülke de Suriye topraklarında ciddi askeri varlık barındırma hakkını elde etti.

Suriye, özellikle Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki önemli üssü haline geldi. Ülkede iki önemli askeri üssü olan Rusya, en son Kobani’de Suriye ile ortak bir üs daha kurdu. Bu adımın ardından ABD’nin bu bölgeye yakın askerlerini daha iç kısımlara yerleştirdiği iddia edildi.

Türkiye'nin sınırlarının hemen karşısında oluşturulan Rusya-Suriye ortak üssünden rahatsızlık duymadığı Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynaklarının yaptığı açıklamayla ortaya çıktı.

Türk basınına konuşan MSB kaynakları, “Barış Pınarı Harekatı sonrasında ABD ve Rusya ile iki mutabakat imzalamıştık. Bu mutabakatlar kapsamında; terörist unsurların belli bir bölgeye çekilmesiyle ilgili tedbir alınması yer alıyordu. Biz o günden bugüne kadar bu kapsamda yapılacak her türlü çalışmayı olumlu olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandılar.

Aynı kaynaklar, “Orada da Ruslar ile rejimin bir faaliyeti olduğu açık ve bizim tespitlerimizde de bu var. Bu çalışmayı terör örgütü PKK/SDG/PYD-YPG varlığının o bölgede zayıflaması olarak değerlendiriyoruz ve yakınen de gelişmeleri takip ediyoruz” görüşünü ilettiler.

İran’ın da bölgede önemli sayıda milis güçleri bulunuyor.

Suriye iç savaşı sırasında Şam yönetiminin devrilmemesinde önemli rol oynayan İran bağlantılı bu güçlerin, Türkiye-Suriye normalleşmesinden hem askeri hem siyasi olarak yararlanabileceği ve varlıklarını pekiştirebilecekleri öngörülüyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani 19 Ağustos'ta düzenlediği basın toplantısında, konuyla ilgili bir soru üzerine, “Böyle bir yaklaşımı ciddiyetle destekliyoruz. Her ikisi de İran'ın ortakları olan bölgenin önemli ülkeleri Türkiye ve Suriye, hızlı bir şekilde mevcut sorunları çözmeli, ilişikleri normal koşullara geri getirilmeli. Biz de bu hususta yeni adımları destekliyoruz” dedi.