AVRUPA

Avrupa’da Göç Krizi ve Aşırı Sağın Yükselişi

Avrupa'da çözülemeyen göç krizi, siyasi dengeleri sarsmaya devam ediyor. Uzmanlara göre, merkez partilerin etkili göç politikaları geliştirememesi, aşırı sağ partilerin yükselişine zemin hazırlıyor. Göçmen korkusunu kullanan popülist partiler, Avrupa siyasetini giderek daha fazla etkiliyor.

VİYANA - SNmedia.at/Avrupa’nın Dostları düşünce kuruluşunun kurucusu Giles Merritt, göçün Avrupa siyasetinde belirleyici bir unsur haline geldiğini belirtiyor. Merritt'e göre, Brexit kararı da dahil olmak üzere Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda gibi ülkelerde göç karşıtı duygular popülist sağ partilere güç kazandırdı.

  • Göçmenlerin İş Gücüne Katkısı: Avrupa'da yaşlanan nüfus ve düşen doğum oranları, ekonomik büyüme için genç iş gücüne olan ihtiyacı artırıyor. Ancak popülist partiler, göçü bir tehdit olarak göstererek kamuoyunu etkiliyor. Merritt, "Göç, uzun vadede yaşam standartlarını yükseltecek bir güvenlik ağıdır," diyerek bu konunun yanlış algılandığını vurguluyor.

Göçmen Korkusunun Yükselmesi

Avrupa’da göç karşıtlığı özellikle göçmenlerin az bulunduğu kırsal bölgelerde daha fazla hissediliyor. Merritt, "Göç hakkında ne kadar az şey bilinir, o kadar fazla şüphe duyuluyor," diyerek merkez partilerin göç politikalarını anlatmada başarısız olduklarını ifade ediyor.

  • Örnek Çalışmalar: Eski İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez'in raporuna göre, 2050 yılına kadar Avrupa’nın 100 milyon göçmene ihtiyacı var. Ancak bu tür raporlar kamuoyunda rahatsızlık yarattığı için görmezden geliniyor.

Hollanda Örneği: Aşırı Sağ Gündemi Belirliyor

Hollanda’da aşırı sağcı Geert Wilders’in partisinin son seçimlerde birinci gelmesi, Avrupa genelinde aşırı sağın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Wilders başbakan olamasa da göçmen karşıtı söylemleri ile siyasi gündemi belirliyor.

  • İngiltere’de Brexit sürecinde de göç korkuları önemli rol oynadı. Merritt, “Bugün İngilizlerin üçte ikisi Brexit’in hata olduğunu düşünüyor,” diyerek uzun vadede Avrupa’nın göçe bakışının değişebileceğini belirtiyor.

Mülteci Krizi 

Innsbruck Üniversitesi Ekonomi Profesörü Andreas Steinmayr, 2015 yılındaki mülteci akınının Avrupa’da aşırı sağın yükselişinde kritik bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor.

  • Yerel Etkiler: Araştırmalar, mültecilerin yerleştirildiği ve yerel halkla temas ettiği bölgelerde aşırı sağa desteğin azaldığını gösteriyor. Ancak mültecilerin sadece "geçiş noktası" olarak kullandığı bölgelerde göç karşıtlığı artıyor.

  • Makro Faktörler: Devletin sınırları kontrol edemediği korkusu ve sosyal yardımların maliyeti konusundaki endişeler, aşırı sağ partilere desteği artıran faktörler arasında yer alıyor.

Aşırı Sağın Geleceği

Steinmayr, aşırı sağın yakın gelecekte de yükselişini sürdüreceğini öngörüyor. Göç sonrasında güç kazanan aşırı sağ partiler, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi krizleri de siyasi malzeme olarak kullanmayı başardı.

  • Merkez Partilerin Eksiklikleri: Steinmayr’a göre, entegrasyonu destekleyen ve düzensiz göçü azaltan yapıcı politikalar geliştirilmediği sürece, aşırı sağın yükselişi devam edecek.

  • Kısır Döngü: Avrupa'daki bazı ülkelerin mültecilere yönelik uzun süreli çalışma yasakları, entegrasyonu engelleyerek mültecileri sosyal yardımlara bağımlı hale getiriyor. Bu durum, aşırı sağın elini güçlendiriyor.