Endonezyalı mevkidaşı ile Ankara’daki görüşmesinin ardından basın toplantısında konuşan Fidan, Türkiye’nin söz konusu başvurusuna yönelik çalışmalarının çok uzun süredir devam ettiğini belirtti.
Türkiye’nin daha fazla ülkenin davaya müdahillik başvurusunda bulunması için çalışmalara devam edeceğini ifade eden Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin'i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmeler neticesinde bazı ülkelerin de bu konuda tavır almaya hazır olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ocak ayında Türkiye'nin Adalet Divanı’ndaki dava için belgeler sağladığını söylemiş ve "Şu anda bizim teslim ettiğimiz o belgeler, ağırlıklı olarak görsel belgeler de söz konusu, bu belgelerle İsrail mahkum olacaktır" demişti.
Bakan Fidan'ın açıklamasının hukuki kapsamını BBC Türkçe'ye açıklayan insan hakları avukatı Işıl Kurnaz, davaya taraf olmayanların davaya müdahil olmasının Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Statüsü'nün 63. maddesi ile tanınan bir imkan olduğunu belirtiyor.
Bu hakkı ilk olarak Almanya'nın kullandığına dikkat çeken Kurnaz, ülkenin İsrail lehine davaya müdahil olduğunu aktarıyor.
Kurnaz, Türkiye'nin müdahil olarak UAD sözleşmesinin yorumlanacağı davada sözlü ve yazılı beyanda bulunma hakkına sahip olacağını belirtiyor ve Türkiye'nin yanı sıra Bangladeş ve Ürdün'ün de Güney Afrika lehine davaya katılma talebinde bulunduğunu hatırlatıyor.
Kurnaz, 63. maddeyle müdahalesinin hem tarafları hem de müdahilleri bağlayan bir kararla sonuçlandığını, bu yüzden "herkes için önemli" olduğunu söylüyor.
Güney Afrika ilişkileri askıya aldı
Güney Afrika tarafından 29 Aralık’ta açılan davada, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin "soykırım niteliğinde" olduğu vurgulandı.
Dava dilekçesinde, İsrail’in "Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir ulusal, ırksal ve etnik grubun parçası olarak yok etmeye yönelik özel bir niyete" sahip olduğu savunuldu.
İsrail'in, BM Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirten Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı çıkarılmasını istedi.
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını kendi ülkesindeki “apartheid (ırk ayrımcılığı) rejimiyle” kıyaslıyor.
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını Güney Afrika apartheid rejimiyle karşılaştırarak Filistinlilere tam destek vermesinin ardından, her iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.
Güney Afrika, Pretoria’daki İsrail Büyükelçiliği’ni kapattı.
Hem İsrail hem de Güney Afrika, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ni imzalayan iki ülke olduğu için, Cyril Ramaphosa yönetimi, dava konusunda inisiyatif aldı.
Çünkü 1948’de imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi, taraf ülkelere "soykırım suçunu önleme ve cezalandırma" yükümlülüğü getiriyor.
Güney Afrika yönetimi, bu sözleşmeden doğan yükümlülüğe dayanarak İsrail aleyhine "soykırım" suçlamasıyla dava açtı.
BM’nin en üst yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aksine, bireysel suçlar yerine sadece devletler arasındaki ihtilafları ele alıyor.
Bu nedenle dava Uluslararası Adalet Divanı’nda açıldı.