59 yaşındaki ev hanımı Sultan 20 yıldan fazladır Londra’da yaşıyor ve yurt dışında yaşayan pek çok Türk gibi o da 14 Mayıs seçimleri için oy kullanmayı planlıyor.
Euronews’e konuşan Sultan “Eğer bu hak bana verilmişse, ülkemi kim yönetiyor bilmek durumundayım . Bu söz hakkına sahibim. Sonuçta bu benim ülkem” diyor.
İnsanların kendisini Londra’da yaşamasına rağmen Türk siyasetine dahil olmakla eleştirdiğini belirten Sultan, “Anavatanımızla bağlantımızı canlı tutuyoruz. Her zaman oraya seyahat ediyoruz ve bazen aylarca kalıyoruz. Oradayken hastaneler, postaneler gibi halkın kullandığı aynı günlük hizmetlerden yararlanıyoruz. O halde neden kullanmayalım?” diye soruyor.
İngiltere'de uzun yıllar çocuk bakıcısı olarak çalışan Sultan, “Onlara diyorum ki, Türkiye’den ayrıldığımda farklı bir ortam vardı. 1999’da büyük depremi yaşamıştık. İş imkanları yoktu benim için. Genel durum çok iyi değildi. Ancak her ne kadar düzeldiğine inansam da, birinin belli bir yaşta çocuklarının ve torunların sana ihtiyaç duyarken geri dönmesi kolay değil.” sözleriyle durumunu anlatıyor.
“İki ülke de iş yapıyorum”
40 yaşındaki Umut inşaat sektöründe iş sahibi ve 17 yıldır Fransa'yı evi olarak görüyor. Euronews'e seçimler için sandığa gideceğini söyleyen Umut, "Benim durumum başkalarından farklı olabilir çünkü her iki ülkede de iş yapıyorum. İki ülke arasında çok sık seyahat ediyorum ve söz hakkım olduğuna inanıyorum" diyor.
Umut "Gözlemlediğim kadarıyla Avrupa'da yaşayan birçok Türk kendini Türkiye'ye ait hissediyor. Burada doğmuş ve büyümüş olsa da, her ne kadar içten içe hiç geri dönmeyeceğini bilse de, hep bir gün oraya döneceğini hayal ediyor." diyerek tespitini aktarıyor.
Umut'a göre yurt dışında yaşayan Türklere oy hakkı verilmesini eleştirenler aslında yurt dışındakilerin çoğunluğunun kendi yanlarında olacağını bilerek bu oy hakkını tanıyan mevcut AKP hükümetini eleştirme eğiliminde.
Umut Türk olmayanların da vatandaşlık alınca oy hakkına kavuştuğuna dikkat çekerek, "İran ya da Körfez ülkelerinden bir kişi Türkiye'den ev aldığı için vatandaşlık alıyor ve oy kullanma hakkına sahip oluyorsa, biz neden sahip olmayalım? Neredeyse yurt dışındaki bütün Türk vatandaşları Türkiye'ye yatırım yapıyor." diyor.
Oy kullanırken önceliklerinin "adalet ve bağımsız yargı" olduğunu belirten Umut üç çocuğunun büyüdüklerinde Türkiye'deki seçimlerde oy kullanmayacağını düşünüyor ve ekliyor:
"Kendilerini önce Fransız, sonra Türk olarak tanımlıyorlar. Bence Türk siyasetiyle ilgilenmeyecekler".
Yurtdışında seçmenin oy hakkını eleştirenler ve savunanlar ne diyor?
Daha önce yalnızca havaalanları ve gümrük kapılarındaki sandıklarda tanınan oy kullanma hakkı 2012 yılında yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için de kanunen tanındı.
İlk kez 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanan yurt dışı seçmenin oy hakkı hemen her seçimde tartışma konusu oluyor.
Eleştirenler yurt dışında yaşayanların daha iyi yaşam şartlarına sahip olduğunu, kazandıkları para birimlerinin Türk Lirası'na karşı değerinin keyfini sürdüğünü ve Türkiye'nin iç siyasetinden etkilenmediğini savunuyor.
Savunanlar ise bunun demokratik bir hak olduğunu vurguluyor.
“Sınırı nerede çizeceğiz?”
İstanbul Bilgi Üniversitesi siyaset bilimi öğretim üyelerinden Prof. Dr Emre Erdoğan oy hakkı söz konusu olduğunda kapsayıcı olunması gerektiğine işaret ediyor.
Euronews’e konuşan Prof . Dr. Erdoğan, “Eğer oy hakkını vatandaşlığa yasladığınız zaman mülteciler oy kullanamaz çünkü vatandaş değiller. Mülteci ya da göçmenler ülkenin politikalarından etkileniyor. Ama biz bu insanların görüşünü almıyoruz.” diyor.
"Siz burada yaşamıyorsunuz, dolayısıyla ülkenin geleceği hakkında söz sahibi olamazsınız. Gidin nerede yaşıyorsanız orada oy verin demek biraz kısıtlayıcı geliyor." diye ekliyor Prof. Dr. Erdoğan.
"Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes ne olursa olsun oy kullansın' ile 'oy kullanmak demokrasidir ve politikalardan etkilenecek insanların o politikalar hakkında söz sahibi olması gerekir, dolayısıyla yurt dışında yaşayan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tabii ki kullansın' demek arasında fark var. Çünkü ikincisinin bir sonraki adımı mülteciler de oy kullansına gider ve bence makul bir taleptir".
"Özellikle Almanya'da yaşayanların büyük bir çoğunluğunun Türkiye'de yatırımları var, evleri var" diyen Erdoğan, yurt dışı seçmeninin dolaylı ya da doğrudan Türkiye politikalarından etkilendiğini belirtiyor ve "Dolayısıyla sınırları nerede çizeceğiz?” diye soruyor.
Türkiye’nin yurt dışındaki vatandaşlara yönelik politikaları
"Geniş kapsamlı düşünmekte hiçbir zarar yok" diyen Prof Erdoğan, yurt dışı seçim hakkının Türkiye’nin yurt dışındaki vatandaşlarına yönelik politikalarını incelemeden tartışılamayacağı görüşünde.
"Almanya'ya bakıldığı zaman orada mobilize edilecek bir kitle görülüyor Türkiye'den bakıldığında. Bunun bir avantaj sağladığını düşünen kişi Turgut Özal’dı. Yerel siyasette aktif olsunlar, orada baskı grubuna dönüşsünler ve orada Türkiye lehine kararlar çıkarsınlar… Bir sonraki aşamada oradaki insanları Türk tutmak için çaba harcandı".
Erdoğan, "Almanya'da çok aktif bir dini örgütlenme var, bu dini örgütler ister istemez İslami siyasal hareketlerle de ilişkili" diyor.
Türkiye'nin, yurt dışında özellikle Almanya'daki aktivitelerini orada yaşayan Türkiye kökenlilerin entegre olmaları için yapılmadığını aktaran Prof Erdoğan, bu politikaların Almanya’da bir “Türkiye” yarattığını ifade ediyor:
"İşçi olarak çalışmaya giden insanların karşılaştıkları sorunları çözmek için dine sarılmaları ya da siyasal veya dini kimliklerini koruyabilmek için dine sarılmaları, Almanlaşmamak için dine sarılmalı... Bütün bunlar açıkçası orada bir Türkiye hinterlandı yarattı. Böyle bir hinterlanddan kimin oy alacağı belliydi".
Kürt hareketinin de yurt dışında, özellikle Fransa’da ve İsveç’te güçlü bir hareket olduğunu ifade eden Prof Erdoğan, dolayısıyla Türkiye siyasetinin diğer ülkelerde yaşayanlara da yansıdığını söylüyor.
Erdoğan muhalefeti de “Türkiye’deki Sosyal Demokratlar ya da muhalefet açısından baktığımızda, yurt dışından özellikle de Almanya'dan oy alma konusunda faaliyetleri yok. Bu konuda başarısızlar” sözleriyle değerlendiriyor.
Yurt dışında yaşayanların iki ayrı muhasebe defteri tuttuğunu söyleyen siyaset uzmanı, "Özellikle Almanya'dakiler orada sosyal demokrat partilere, burada ise sağ partilere oy veriyor. Çünkü yurt dışındaki sosyal demokrat partiler göçmenlerin haklarının genişlemesini istiyor". diyor.
Yurt dışı seçmenin tercihleri neye bağlı?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Avrupa Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Ayhan Kaya'ya göre yurt dışında seçimlere katılım, bu seçmenin anavatanla olan siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik bağlarının güçlü kaldığının bir göstergesi.
"Özellikle küreselleşme süreçlerinin sağladığı ucuz iletişim ve ulaşım yöntemleri, göçmenler ile orijin ülke arasındaki bağları giderek güçlendiriyor. Zaman geçiyor olmasına rağmen, söz konusu bağlar güç kaybetmektense güç kazanıyor".
Geçmiş seçim sonuçları Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının çoğunlukla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yana oy kullandığını, İngiltere’dekilerin desteğinin ise daha çok HDP ya da CHP'den yana olduğunu gösterdi.
Prof. Dr. Kaya’ya göre bu durumun sebeplerinden biri ülkelerin uyum politikaları. Örneğin, Türk nüfusun daha çok göçmenlerden oluştuğu Almanya’da çifte vatandaşlığa izin verilmiyor. Türk vatandaşlığından vazgeçmek istemeyenler daha milliyetçi ve dini kimliklerini koruma eğiliminde.
"Bu grup genellikle dini kimliği güçlü olan, cemaatlerin etkin olduğu bir yaşam tarzını benimseyen, muhafazakar öncelikleri olan bir grup olduğundan AKP benzeri siyasal partilere daha yakın dururken, aynı zamanda liderleri olarak gördükleri Recep Tayyip Erdoğan’ın sunduğu “güçlü dünya lideri” imajını benimseyen ve ondan beslenen bir profil sergilemektedir" diyor Prof Kaya.
Prof. Dr. Kaya Euronews’e yaptığı değerlendirmede yurt dışı seçmenin oylarını etkileyen bir diğer etkenin kişilerin yurt dışına gitme sebepleri olduğunu ifade ediyor.
“Seçmen eğilimlerini belirleyen bir diğer faktör ise İngiltere, İsviçre, ABD, İsveç gibi ülkelerde yaşayan Türkiye kökenlilerin önemli bir kısmının mülteci kökenli olmasıdır. Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye’deki iktidara mesafeli yaklaşan kitlelerden oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda seçmen eğilimlerinin farklı olması daha kolay anlaşılabilir." diye açıklıyor.
Yurt dışında oy kullanmanın bir norm olması gerektiğini savunan Kaya, "Küreselleşmeci paradigmanın egemen olduğu 1990’lı ve 2000’li yıllarda bu konu tartışılırken genellikle uluslararası toplumda olumlu bir hava hakimdi. Ancak popülizmin egemen olmaya başladığı 2010’lu yıllarda ülkeler daha çok kendi içlerine kapanma eğilimi gösterdiklerinden bu hakkın bir anlamda kendi ülkelerinin hükümranlık alanına müdahale olarak görme eğilimi de arttı".
"Bağlam ne olursa olsun, göçmen kökenli insanların kaçınılmaz olarak hem orijin hem de bulundukları ülkeye aidiyet hisleri benimsiyor olduklarından vatandaşı oldukları her iki ülkenin de siyasetinde söz hakkına sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Sadece kültürel yakınlık değil söz konusu olan, aynı zamanda sosyal bağlar, iktisadi çıkarlar da söz konusudur." diye ekliyor Kaya.
Sultan ve Umut yurt dışında oy kullanma hakkına sahip üç milyon kişiden yalnızca ikisi. Yurt dışı seçmenler toplam seçmen sayısının yaklaşık yüzde 5'ini oluşturuyor.
Kamuoyu yoklamaları adaylar arasında başa baş bir mücadele öngörürken, yurt dışı seçmenlerin oyları potansiyel olarak belirleyici olabilir.
Kaynak: Eurınews